Dizinin Adı: The Master's Sun
Tür: Fantastik, Korku, Romantik Komedi
Yönetmen: Jin Hyeok
Bölüm Sayısı: 16
Yayın Tarihi: 07.08.2013
Dizinin Konusu:
Dizi Tae Gong-Sil adından hayaletleri görebilen bir kadının etrafını konu alıyor. Lise hayatında oldukça başarılı, popüler bir kız. Ta kii o malum kazaya kadar. Ondan sonra ise hayatı değişmiş. Tea Gong-Sil kasvetli bir kişiliğe sahip olan bir kadın. Bunun da çok iyi bir nedeni var. Etrafındaki hayaletleri görebiliyor. Hatta görmekle de kalmayıp bu hayaletlerin onu rahatsız etmelerine bile engel olamıyor. Bir diğer karakterimiz ise Joo Joong-Won. Kendisi bir alışveriş merkezinin başkanı. Hırs ile dolu bir adam. Onun için herşeyin hesabı para ile yapılabilir. Bir gece Tae Gong-Sil ile karşılaşıyor. Ve tüm hayatı değişiyor.
Bunun asıl nedeni de Joong-Won, Tae Gong-Sil için bir sığınak. Yani Gong-Sil ona ufacık bile dokunsa etrafındaki tüm hayaletler kayboluyor. Eee bu nedenle de onun vazgeçilmezi.
Gelelim benim yorumuma
Gerçi konuyu anlatırken az çok yorumlamışta oldum ya neyse. Uzun zamandır kore dizisi izleyemiyordum. Konusu bana farklı geldiği için izlemeye başlamıştım. Herhangi bir beklentim yoktu yani.
Ama konu ilerledikçe ve Joong-Won ile Gong-Sil'in aralarındaki tuhaf ilişki karmaşıklaşınca ilgimi çekmeye başladı. Aslına bakarsanız oldukça komik sahneleri de vardı. Yer yer kahkaha attım diyebilirim. Özellikle de şu yandaki sahnede.
Bir insan hayaletleri gördüğünü nasıl anlatabilir ki? Gerçi aşağıdaki sahne bir hayaldi ama bir o kadar komikti ki hatırladıkça yüzümde bir gülümseme oluyor.
Ayrıca Gong-Sil o kadar samimi bir karakter ki. Her konuda onun tarafını tutmadan edemiyorsunuz. Gülüşü, ağlaması bana çok samimi geldi nedense...
E tabii hayaletleri görüyorsanız normal bir hayatınız olamaz. Aslında kendimi kadının yerine koyduğumda ben ilk günden kafayı sıyırırdım diye düşünmüştüm. Düşünsenize her an nereden fırlayacağını bilmediğiniz hayaletler etrafınızda. Hep korkarak yaşamak oldukça kötü olmalı...
Neyse yağmurlu bir günde karşılaşıyor kızımızla. Bir süre sonra onun hayaletleri gördüğünü ve tek kaçış noktasının da kendisi olduğunu öğreniyor. -Hadi ama samimi olalım kaç kişi bunu anlayışla karşılayıp kabul eder ki! Ne kadar dizi diye de baksak ben etmezdim yani- Daha sonra işine yarayacağını düşünerek kızın değerini hesaplayarak yanında tutmaya başlıyor.
Dizinin zaten başından bir gizem olayı var. 15 bölüm boyunca bunun çözülmesini bekliyorsun. Extra bir de her bölümün kendi gizemli olayları var. Yani tek bir konu üzerinde kalınmaması güzeldi. Zaman ilerledikçe Joong-Won da kızımıza inanmaya başladıktan sonra sanki bir takım gibi bu hayalet meselelerini çözmeye çalışıyorlar.
Aslında dizide ilgimi çeken bir kısım da romantiklikten çok güven olgusuydu. Evet kızımız hayaletleri görüyor. Ama Joong-Won göremiyor. Ancak buna rağmen kıza olan güveni ve bununla övünmesi beni benden aldı diyebilirim.
Cidden komik bir dizi yaa ^^
Bir diğer sorun ise hayaletleri görüyorsunuz peki ya görmeyen ve buna inanmayan biriyle randevuya çıkarsanız. İşte burası zurnanın zart dediği kısım olur. Ama gene de randevuya çıkar ve her şeyi mahvetmemek için elinizden geleni yapar ancak o buluşmadan eğlenemezsiniz.
Bir de yan karakterler bakış atıp hemen kaldığımız yerden devam edelim.
Birde yan karakterlerimiz var. Onlardan da bahsetmem lazım sanırım... Yanda gördüğünüz kişi Tae Yi-Ryung. Gong-Sil'in liseden arkadaşı. Lisede Gong-Sil-Büyük Güneş, Yi-Ryung ise küçük güneş olarak isimlendirilirmiş. Bu yüzden Gong-Sil'le pek iyi anlaşamıyor. Kendisi şarkıcı ve model. Aynı zamanda Kingdom(Joong-Won'un alışveriş merkezi)'um yüzü. Başlarda epeyce gıcık kaptığım bir karakter ama sonrasında durumu düzeltti.
Tam tur bir geri dönüş yaparak kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Tamam itiraf ediyorum. Tam eridiğim sahnelerden birisi de yandaki sahne. Cidden kore dizilerinde bu var. Samimeyeti hissediyorsun. İzlerken şunu dersin yani "Ayy~ yaaa"
Sonlara doğru gelelim artık... Dizi de Gong-Sil'in hayaletlere güneş gibi parladığı söyleniyor. Tae-Güneş anlamına geliyor. Bir kelime oyunu gibi bir şey yani.
Adamımız da sonlara doğru epey romantikleşiyor. Şu aşağıdaki sahne beni benden alan türdendi. Gerçekten boş bir vakitte -dolu da olsa olur- izlenmesi gereken bir dizi. Çok beğendiğimi söylemeden edemeyeceğim.
Ve herkes mutlu bir sonu hak eder.
Ah son bir şey. Eğer bir anda bir yerlerde bir şeyler beliren film-dizileri sevmiyorsanız bu diziyi akşam saatlerinden önce izlemenizi öneririm. En azından ilk bölümünü ^^
İllinaland.